22 Mart 2015 Pazar

BERGAMA ANTİK KENTİ AKROPOLİS

Bergama
Bergama Türkiye'nin sahip olduğu en önemli kültür hazinelerinden biridir.  Pergamon antik kentinin kalıntılarına ev sahipliği yapan Ege'nin şirin ilçesi Bergama, yüzyıllar boyu sağlık, kültür ve sanat merkezi olmuştur. 

Kitap her devirde verilebilecek en iyi hediye. Roma imparatoru Markus Antonius da canı sıkılan nişanlısı Mısır Kraliçesi Kleopatra'ya ne hediye versem diye çok düşünmemiş. Bergama'nın zengin kitaplığında bulunan 200 bin kitabın hepsini Mısır Kraliçesi'ne sunmuş. Antonius'un bu davranışı fazla cömert ve abartılı bulunabilir. Ancak M.Ö. ilk I. yüzyıl içinde yaşanan bu olay Bergama'nın daha o tarihte ne kadar zengin bir kültür kenti olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Türkiye'nin sahip olduğu en önemli kültür hazinelerinden birisi olan Bergama (Pergamon) antik kentinin kalıntıları Dikili sahilinin 29 kilometre doğusunda bulunan Bergama ilçesindedir. Yerleşim, Bakırçay ve ona Kuzey'den Geyikli Dağının sularını taşıyarak katılan Kestel çayının birleştiği noktadadır. Bakırçay'ın taşıdığı verimli topraklar Dikili'ye doğru uzanan pamuk, tütün, üzüm ve zeytin gibi değerli ürünlerin yetiştiği Bakırçay Ovası'nı oluşturur. 
Pergamon şehrinin tarihinde Anadolu'nun çağlar boyunca yaşadığı klasik Doğu-Batı çalışmasının izlerini görürüz. Doğu'dan Persler, Suriyeliler, Araplar ve Türkler, Batı' dan da Yunanlılar, Ispartalılar ve Romalılar bu topraklara . egemen olmak için birbirleriyle kıyasıya mücadele etmişlerdir. Kentin kuruluşuyla ilgili bilgiler net değil. Bununla beraber, kentin ismini almasına ilişkin aktarılan efsanelere göre Teuthrania Kralı Grynos bir savaşta Pergamon'dan yardım ister ve zaferden sonra kurduğu şehirlerden birisine Pergamon adını verir. 

Ancak, kente ilişkin ilk kayıtlar Antik yazar ve tarihçi Ksenophon'un Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) isimli eserinde geçer. Ksenophon, Pers Kralı Artekserkses'e karşı başlattığı iktidar mücadelesinde Prens 
Kyros'un yanında yer almış, başında bulunduğu Ispartalılar'dan oluşan onbin kişilik bir orduyla Mezopotamya'ya kadar giderek Artekserkses'le savaşmıştır. Ksenophon'un aktardığına göre Isparta ordusunun desteklediği. bu savaş galibiyetle sonuçlanmış olsa da Kyros ölmüş ve Isparta ordusu Karadeniz üzerinden geri dönmüştür. Bu kitapta aktarılan bilgilere göre dönüş yolcu1uğunda M.O. 399 yılında Ksenophon Beragama' da konaklar ve Bergama Kalesini Pers satrapı Asidates'ten alır. Bergama bu tarihten sonra da Persler ile Batı uygarlıkları arasında pek çok savaşlara ve el değiştirmelere sahne olur. Sonra önemli dönüm noktaları Büyük İskender'in M.Ö. 334 yılında Granikos savaşıyla kaleyi fethi, Trakya Hükümdarı Lysimakhos'un M.Ö. 3. yüzyıl içinde devlet hazinesini buraya getirecek kadar kente önem vermesi, Philetairos'un Seleukos'i döneminde burada neredeyse bağımsız bir devlet kurması ve ondan sonra gelen Eumenes dönemi sıralanabilir. Fakat kentin en parlak devri Eumenes II döneminde (M.Ö. 197-159) yaşanır. Krallık 133 yılında Attalos'ün vasiyetiyle Roma'ya bağlandı. Bergama Roma döneminde Asya Eyaletinin en önemli kentleri arasındadır.

Akropolis (Bergama) Antik Kenti
Akropol son derece dik bir tepe üzerinde kurulmuştur. Yaklaşık 300 m. yükseklikteki bu tepeye kıvrılarak tırmanan bir yoldan çıkılır. Akropol denilen şehir yerleşiminde dini, resmi, sosyal ve ticari binalar iç içe kendine özgü bir plan çerçevesi içinde   yerleşmiştir. İlk çağlardan bu yana iskan yeri olan tepenin üstünde Bergama Kral Sarayları yer alır. Beş adet sarnıç ile cephanelik de bu tepe üzerine yerleşmiştir. Binaların alt bölgesinde Athena Tapınağı vardır. Ayrıca Kütüphane ve Trajan tapınağı da bulunmaktadır. Bunlarında altındaki terasta Zeus sunağı özenle yerleştirilmiştir. Dünyadaki en dik tiyatrolardan birisi de burada yer almaktadır.. En alt kesimde ise Gymnasion ve Demeter Tapınağı bulunur. 

PERGAMON kentinin bugünkü kalıntıları arasında Akaropolü, 200 bin kitaptan oluşan kütüphanesi, onbin kişilik tiyatrosu, sarayları, Trajan Tapınağı, Asklepion ve Serapis tapınakları ön plana çıkar. Bergama'daki İÖ IV. yy'da kurulan Asklepeion ise döneminin en önemli Tıp merkezi ve okulu durumundadır. Antik kentin önemli kalıntılarının bulunduğu Akropolis "Yukarı Kent" anlamına gelmektedir. Akropol tepesindeki yukarı kentte üç ayrı yerleşme vardır. Akropolün en yüksek ve korunaklı yerinde kral sarayları, tapınaklar ve su sarnıçları vardır ve burada kral ailesi ile birlikte kentin ileri gelenleri oturmuştur.

Yazar: D.Y

MALTESE TERRİER

   Maltese Terrier Özellikleri
Terrier Maltese cinsi köpeklerin tüyleri düz, parlak ve ipeksi bir görünüme sahiptir. Tüyleri uzun olup tüy rengi genelde beyaz, beyaz ve limon, beyaz ve bronz’dur. Ancak ırk standartları fildişi renge sahip köpekleri de kapsamaktadır. Tüyleri kesilmediği takdirde sırtından yere kadar uzanır. Kafatası yaklaşık olarak bir parmak çapındaki kubbe ile yuvarlak görünüme sahiptir. Burun delikleri açık, burnu siyah ve uca doğru hafifçe sivrilen bir yapıya sahiptir. Gözleri genelde çikolata kahverengi olur. Erkek Terrier Maltese cinsi köpeklerin omuz yükseklikleri 21-25 cm. aralığında bulunurken dişi Terrier Maltese cinsi köpeklerde bu ortalama 20-23 cm. aralığında yer almaktadır. Ağırlıkları ise 3-4 kg. civarındadır. Kulakları düşük, uzun ve tüylüdür. Sırtının üstünde kıvrık olarak taşıdığı kuyruğu da tüylerle kaplıdır. İnce vücut yapısına rağmen son derece kompakt bir görünüme sahip güçlü bir köpektir.

Maltese Terrier Yavru Köpeklerle İlgili Bilgiler
 Terrier Maltese yavruları son derece sevimli köpek yavrularıdır. Küçük boyutları ve uyumlu mizaçları nedeni ile apartmanda köpek beslemek isteyen kişiler için son derece uygun köpek yavrularıdır. Sahiben çok bağlanır ve sevgisini göstermekten asla çekinmez. Yemek seçme eğilimi bulunduğu için Terrier Maltese yavru beslenmesinde asla müsammaha gösterilmemeli ve bu konuda şımarmasına izin verilmemelidir. Annesinden ayrılan yavru hemen kuru mama ile beslenmeye başlanmalı, mama seçimi mutlaka puppy köpek mamaları arasından yapılmalı ve mümkün olduğunca en kaliteli mamanın alınmasına dikkat edilmelidir. Yavru edinirken secereli yavruların alınması her köpek ırkında olduğu gibi bu ırk içinde önemlidir. Sütten kesilene kadar annesi ile kalması sağlanmalı ve ancak sütten kesildikten sonra alınmalıdır. Terrier Maltese yavru eğitimi için sandık eğitimi son derece başarılı sonuçlar alınmasını sağlar.

 
Maltese Terrier Eğitimi İle İlgili Bilgiler
Terrier Maltese cinsi köpekler küçük oldukları için sandık eğitimi verilmesi tavsiye edilmektedir. Sandık eğitimi ile hem köpeğiniz tuvalet eğitimini çok daha iyi şekilde alacak hem de ev içerisindeki çeşitli tehlikelerden de korunmuş olacaktır. Yapılan araştırmalar bu cins köpekler sandık içerisinde 8 saate kadar sessiz durabildiklerini göstermektedir. Sağlam bir eğitim almayan Malta Terrier cinsi köpekler ne yazık ki çeşitli davranış bozuklukları göstermektedir. Bu nedenle şımarmaya son derece meyilli olan bu köpeklere karşı tutarlı davranışlarda bulunulması gerekir. Terrier Maltese eğitimi için en zorlanılan konu tuvalet eğitimidir. Diğer köpek ırklarına göre daha zor tuvalet eğitimi alan Malta Teriyeri cinsi köpeklerde sabırlı ve kararlı olunması gerekir. Ayrıca köpeğe ceza verilmesi tuvaletini korkudan gizli yerlere yapmasına sebep olacağı için asla tercih edilmemelidir. Tuvalet eğitimi için pozitif ödüllendirme sistemi benimsenmeli, köpeğin yemek yediği alan ile tuvaletini yaptığı alan yakın olmalı ve uyandıktan ya da beslendikten hemen sonra tuvaletini yapmasını istediğiniz yere götürülmesi gerekmektedir.

Maltese Terrier Beslenmesi Nasıl Olur
Terrier Maltese beslenmesi çok nazlı olan bir ırktır. Beslenmesinde mutlaka sadece kuru mama kullanılmalıdır. Yemek seçen bir köpek ırkı olduğu için asla yemek artıkları ve kemik verilmemelidir. Aksi halde bir daha kuru mama yemek istemeyecektir. Ev köpeği olduğu için evinize ilk geldiği ilk dönemlerde her yemek saatinde bıkmadan masanıza gelecektir. Bu dönemde sert bir ifade ile parmak sallanarak hayır komutu verilmelidir. Sofraya alışması Terrier Maltese bakımı için karşılaşabileceğiniz en büyük sorun olacaktır. Taviz verilmemesi halinde bir süre sonra bu alışkanlığından vazgeçecektir. Yavru Terrier Maltese beslenmesi için yavru köpeklerin bünyelerine ve gelişim ihtiyaçlarına özel olarak üretilen puppy köpek mamalarının tercih edilmesi gereklidir. Günde 4 kere beslenmesi yeterlidir. Beslenme esnasında mama kabının yanına taze su konulması gerekir. Yetişkinlik döneminde 1 ölçü mamanın bölünerek günde 2 kere verilmesi sağlıklı beslenmesine yetecektir.

Maltese Terrier Bakımı Hakkında
Terrier Maltese bakımı için özen gösterilmesi gereken en önemli nokta tüy bakımıdır. Özellikle de tüyleri kesilmeyen ve uzun tüylü Terrier Maltese köpeklerde tüy bakımına çok daha özen gösterilmelidir. Tüyleri mutlaka her gün düzenli olarak taranmalı, beyaz bir köpek olduğu için kirlendiği zaman özel köpek şampuanları ile yıkanmalıdır. Tüylerinin rahat açılması için özel kremler kullanılmalıdır. Sık banyo yaptırmak istemeyen kişiler kuru şampuanlama ile köpeklerini temizleyebilir. Ağız çevresi her beslenme sonrası mutlaka titizlikle temizlenmelidir. Yoksa bu çevrede bulunan tüylerde keçeleşme oluşur. Yine göz çevresi günlük olarak temiz ve ıslak bir bez ile temizlenmelidir. Kulakları sarkık ve aşırı tüylü olduğu için her hafta özel temizleme losyonu sürülmüş yumuşak bir pamuk ile silinmelidir. Ayrıca kulak içerisinde yer alan tüyler sürekli kesilerek kısa tutulmalıdır. Tüylerinin kısaltılmadığı durumlarda başının üzerinde yer alan tüylerin toka gibi aksesuarlar ile toplanması gereklidir. Oyun oynamaya çok düşkün olan Malta Terrier bakımı için her gün yürüyüş yaptırılması ve gün içerisinde oyun oynanması gerekir. Köpeğin kemik gelişimi 8 ayını doldurana kadar hassas olduğu için uzun yürüyüşler ve ağır egzersizlerden kaçınılmalıdır. Enerjisini attığı takdirde evde daha huzurlu ve sakin bir köpek olacaktır. Diş sağlığı için mutlaka hergün düzenli olarak dişlerinin fırçalanması şarttır.

Maltese Terrier Hastalıkları Ve Sağlık Tavsiyeleri
Terrier Maltese cinsi köpekler diş hastalıklarına son derece yatkındır. Bu nedenle köpeğin dişleri hergün düzenli olarak fırçalanmalı ve ağız sağlığına önem verilmelidir. Kulakları aşırı tüylü olduğu için kulak temizliğine hassasiyet gösterilmelidir. Kulakları düzenli olarak temizlenmeli, içerisinde uzayan tüyler kesilmeli ve köpeğin davranışları takip edilerek kulağı ile oynama ya da başını sağa sola sallama eğilimi görüldüğü anda veterinere götürülmelidir. Terrier Maltese hastalıkları arasında en sık görüleni küçük köpek ırkına has bir hastalık olan patella çıkığı hastalığıdır. Diz ekleminde meydana gelen bu hastalık köpekte yürüme bozukluklarına yol açmaktadır. Beyaz tüylü bir köpek olduğu için Malta Terrier hastalıkları arasında Beyaz Köpek Shaker Sendromu hastalığıda yer almaktadır. Bu hastalıklara ek olarak Hipoglisemi, Progresif Retinal Atrofi (PRA), karaciğer hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, göz hastalıkları, çeşitli cilt alerjileri ve güneş yanığı gibi rahatsızlıklar da bu ırk arasında sıklıkla görülmektedir.

Maltese Terrier Hangi Irktan Gelmektedir
Kökenleri çok eskilere dayanan köklü bir ırktır. Irkın Minyatür Spaniel ve Poodle cinsi köpeklerin çarprazlanması sonucu elde edildiğine inanılmaktadır. Tarih sayfalarında çok önemli yer tutmaktadırlar. Öyleki Antik Yunan döneminde onlar için özel mezarlar inşa edilmiş, Mısır döneminde resimleri pek çok eşyanın üzerinde figür olarak kullanılmış ve Roma döneminde de hastalıklara çare olduğuna inanılmıştır. Irkın kökeni hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber İtalya’da geliştirildiklerine dair güçlü bir kanı bulunmaktadır. Çeşitli yollarla Malta’ya gelen bu güzel köpeklerin 15. yüzyılda Fransız aristokratlar tarafından benimsenmesi ırk için önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. VIII. Henry döneminde Britanya Adalarına getirilmiş ve 16. yüzyılın sonlarına doğru soylu bayanlar için vazgeçilmez evcil hayvanlar haline gelmiştir. O dönemde krallar ve kraliçeler de dahil olmak üzere ünlü kişilerin yapılan portrelerinde bu köpekler de yer almıştır. Irk 1954 yılında Dünya Köpek Örgütü tarafından tanınmış 1989 tarihinde ırkın ilk standartları yazılarak kabul edilmiştir. Amerika’ya gelişi 1877 tarihinde gerçekleşmiş olup 1888 yılında AKC tarafından sıralamaya alınmıştır.

Yazan: D.Y

21 Mart 2015 Cumartesi

SİBİRYA KURDU (HUSKY)

    Sibiryalı Husky güçlü yapılı bir köpektir yüzü ve vicudunun alt kısmı beyaz kalan kısımları kurt grisinden gümüş griye ya da kum sarısından siyaha değişiklik göstermektedirler. Kahverengi yada mavi gözlü olabilirler. Bir çoğu birbirinden farklı göz rengi ile dikkat çeker. Buz mavisi gözleri ile çok korkutucu ve vahşi bir görünüm sergilesede gayet yumuşak huyludur. Büyük kar ayakkabılarını andıran tüyler patilerini keskin buzlu zemine karşı korur. Kulaklar dik ve yukardan konumludur. Sibiryalı Husky sık yünsü alt kürk ile yumuşak sış kürke sahiptir.
-50/-60C'ye kadar dayanabilirler.

Karakteri

Husky'ler kibar, oyuncu, ancak inatçı ve haylazdırlar. Bu neşeli köpekler kendi ailelerine çok bağlıdırlar. Zeki, sosyel, sakin ve geçinmesi kolay köpeklerdir. Çocuklara karşı sabırlıdırlar. Herkesi sevdiklerinden 
 ve az havladıklarından iyi bir bekçi köpeği değillerdir Kolay eğitilseler de sadece kendi açılarından bir amacı olan komutlara uyarlar Eğitim; sabır, tutarlılık ve Arktik bir köpek karakterinin anlaşılması ile mümkündür Bu köpek fırsatçı olabilir Hava sıcak olmadığı sürece mükemmel bir koşu arkadaşıdır Husky tuvalet eğitiminde güçlük çıkarabilir Bu ırk ulumaya bayılır ve kolay sıkılır Yanlız kalmaktan nefret ettiğinden eğer bu ırkın sizin için doğru seçim olduğunu düşünüyorsanız iki tane besleyebilirsiniz Yanlız yaşayan Husky büyük ihtimalle etrafı kemirecektir Onların kızak köpeği olduğu unutulmamalıdır Birlikte yetiştirilirse diğer ev hayvanları ile arası iyidir, ancak küçük hayvanları avlayabilir Husky göründüğünden fazla beslenmeye ihtiyaç duyabilir Başıboş dolaşma eğilimi vardır.

Yaşam Ortamı
Apartman hayatına uygun değilerdir. Husky ev içinde oldukça hareketlidir
Sık Kürkleri nedeniyle sıcak iklimlere uygun bir ırk değildir. Bu ırk Sürü Halinde Dolaşmayı Sever.

Egzersiz İhtiyacı
Huskyler oldukça fazla egzersize ihtiyaç duyar. sıcak havalarda egzersiz yaptırılmamalıdır


Bakımı
Yılda iki kez olan tüy dökme mevsimi dışında çok yoğun bir bakım gerektirmez Düzenli taranması yeterlidir 
Soğuk bölgelere alışık, soğuğu seven, güçlü ve çok hareketli bir köpektir Çok dost ve arkadaş canlısıdırİnsanlara sadakati büyüktür Koşup oynamayı ve bazen yaramazlık etmeyi sever Çocuklarla iyi arkadaşlıklar kurar, ancak küçük çocuklar ile yalnız başına dolaşmaya çıkması, aşırı hareketli olması dolayısi ile mahzurludur

Kökeni

Sibirya yerlisi olan Husky, Alaska'ya 1909'da getirildi Yüzyıllar boyunca Sibiryadaki Chukchi halkı tarafından kızak çekimi, ren geyiği güdümü ve bekçi köpeği olarak kullanıldı Sert Sibirya şartları için mükemmel iş köpekleridir Dayanıklıdır ve küçük sürüler halinde saatlarce ve uyum içinde çalışmaya bayılır Husky dayanıklılığı yüksek, hafif yapılı bir kızak köpeğidir Süratleri nedeniyle arktik yarışlar için Malamute'taki kürk avcıları tarafından Kuzey Amerika'ya getirilmiştir 1925 'de Alaska, Nome'da difteri salgını baş göstermiş ve pek çok kızak köpeğinden oluşan kızak takımı ilaçları hastalığın olduğu şehirlere ulaştırmayı başarmıştır Bu başarı ulusal ilgiyi birden Husky'lere çekmiştir Husky ayrıca Amiral Byrd'in Antartika Gezilerinde de kullanılmıştır Mükemmel bir sürü köpeği olan Husky iş arkadaşları ile iyi anlaşır Husky ev köpeği olarak oldukça popülar olsa da kızak köpeği olarak da hala başarılı bir ırktır


Yazar:D.Y

KIZ KULESİ TARİHÇESİ

  Kız kulesi'nin yapılanma süreci M.Ö. 341 yılına kadar uzanır. O dönemlerde boğazın çıkıntısı olqn bu burun ( daha önceleri yarımada olfuğu hakkında söylentiler vardır.)"vus" ile anılır. Bu tarihte Komutan Chares'in eşi için, mermer sütunlar üzerine yapılan bir anıt mezar kimliğinden sonra, M.Ö. 410'da Sarayburnu'nun bulunduğu yerden, kulenin bulunduğu adaya zincir gerilerek, boğazın giriş ve çıkışlarını kontrol eden bir gümrük istasyonu haline getirilir.

  
M.S. 1110'lara geldiğimizde ise ilk belirgin yapı (kule), İmparator Manuel Comnenos tarafından inşa ettirilir. Savunma kulesi olarak inşa ettirilen bu yapı "Küçük Kale" anlamına gelen Arcla adını alır.

  
Bu yapı ile ilgili net bilgiler olmamakla birlikte bugünkü boyutlarına yakın olduğu düşünülmektedir.
İstanbul'un fethi sırasında savunma amaçlı olarak kullanılan kule, 1453 yılından sonra çok farklı amaçlarla kullanılmıştır. Osmanlı döneminde savunma kalesi olmaktan çok bir gösteri platformu olarak kullanılmış ve Mehterler burada adaya yerleştirilen topların atışları ile birlikte nevbet (bir çeşit İstiklal Marşı) okumuşlardır.
509 depreminde zarar gören yapı, daha sonraki yıllarda tekrar inşa ettirilir.
Bunun dışında ilave edilen fenerle de gemilere yol gösterme işlevi yüklenir. O dönemde inşa edilen yapı, kule ve kale olarak iki ayrı bölümden oluşmuş ve içine sarnıç yapılmıştır

1719 yılında fenerden çıkan alevle yanan kızkulesi, 1725 yılında şehrin Başmimarı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından tekrar onarılır. Kule kısmı biraz değiştirilerek üst tarafa camlı bir köşk ve onun üzerine de kurşunla kaplı bir kubbe oturtturulur ve bina kagir olarak tekrar yapılır.
Yıldırım düşmesinden gemi çarpmasına kadar pek çok felakete maruz kalan yapı, 18. yüzyılda sürgün için bir ön istasyon işlevi görür.
1830 senesinde kolera salgınının şehre yayılmaması için karantina hastanesine dönüşür.

Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş devrine girmesi ile tekrar savunma kalesi olarak kullanılmaya başlanır ve toplarla donatılır. 1832 yıllarında tekrar bir tadilattan geçerek, kubbenin üzerinden yükselen bir bayrak direğine sahip olur.
Ve ünlü hattat Rakim'in yazısı ile kapısının üzerindeki mermere Sultan II. Mahmut'un tuğrasını taşıyan kitabe yerleştirilir.
1857'de tekrar fener ilave edilir ve 1920 yılında fenerin lambası otomatik ışık yapma sistemine kavuşur.
1944 senesinde restorasyon yapılır.
1959 senesinde Askeriye'ye devredilir ve radar istasyonu olarak kullanılır.
1982 senesinde Türkiye Denizcilik İşletmeleri'ne devredilir, bu dönemde bir ara geçici olarak siyanür deposu olarak kullanılır.
1992' den itibaren buranın özel sektöre devri konuşulur, İstanbul Belediyesi, Üsküdar Belediyesi, Mimarlar Odası, Şairler, Turing, Ulusoy Şirketler Grubu gibi pek çok kurum çeşitli medyatik projeler üretirler ...

 Yazan:D.Y 

20 Mart 2015 Cuma

GOLDEN RETRİEVER

Temel Özellikler:
 Hareketli, uysal, duygulu ve çok sevimli bir köpektir. Çocuk ve bebeklere karşı çok nazik ve sabırlıdır.

Neler Yaparlar?
  Sağlam ve güçlü, koku alma duygusu gelişmiş bir köpek cinsidir. Bataklıkta avlanabilirler. Avı bulur ve getirirler. İyi huylu olduğu için insana eşlik eden köpek olarak da değerlendirilir ve aile hayatına uyum sağlarlar. Çok zekiköpeklerdir.


Kökeni:
   Bu cins muhtemelen 19.yüzyılın ortalarında İngiltere'yi ziyaret eden bir Rus sirkine mensup türü bilinmeyen altın tüylü köpeklerin bloodhound ile çifleştirilmesiyle geliştirilmiş bir cinstir.
Golden Retriever Özel
   Golden Retriever'lar
herşeye büyük bir tutkuyla
yaklaşırlar ve tam anlamı-
yla "çok" köpektirler;"çok tüy, çok yemek, çok enerji ve çok sevgi....". Bu nedenle formda ve sağlıklı kalmadını istiyorsanız, Golden Retriever'ınızın yemeğini kendisinin ayarlamasını beklememeli, siz yemek miktarını kontrol etmelisiniz. Golden Retriever'lar sevgi dolu, uslu ve zeki köpeklerdir. Kolay eğitilirler, ve çocukalrın yanındayken güvenilir ve naziktirler. Sadık, kendine güvenen,  tatlı ve sahibini memnun etmeye hevesli bir ırktır. Aktif, güvenilir ve mükemmel bir aile köpeğidir.

Bilmeniz Gerekenler

EGZERSIZ İHTİYACI   * * * 

ENERJİ SEVİYESİ   * * * 

TARANMA İHTİYACI   * * * 

EĞİTİLEBİLİRLİK    * * * * * 

OYUNCULUK  * * * * *

SICAKKANLILIK   * * * * *

BEKÇİLİK   * * *

KORUMA   * *

KÖPEKLERLE DOSTLUK   * * * * *

HAYVANLARLA DOSTLUK   * * * * * 

ÇOCUKLARLA DOSTLUK   * * * * * 

YABANCILARLA DOSTLUK   * * * * *

SICAĞA DAYANIKLILIK * * *

SOĞUĞA DAYANIKLILIK  * * * *


 Not= eğer bakamayacaksanız hiç almayın. Köpeklere yazık oluyor. Onlar sırf bu yüzden aç ve susuz duruyorlar. Lütfen hayvan alırken bunu düşünerek alınız. Teşekkürler.

  Yaz:D.Y

19 Mart 2015 Perşembe

HOLLANDA LOP TAVŞANI

                  HOLLANDA LOP
                       TAVŞANI
 Hollanda lop tavşanlarının kulakları başlangıçta diktir. Normal bir tavşan gibidir. Fakat büyüdükçe kulakları düşer ve çok tatlı bir hal alır. Hollanda lop tavşanları hollandada 1960 yılında hollanda cüce tavşanı ve fransa hollanda lopunun çiftleşmesiyle oluşmuş bir tavşan cinsidi. Ağırlıkları 850 kr ve 1200 kr arasında değişir. Gebelik 30-35 gün arasında değişmektedir. Bir hollanda lop tavşanının doğum sırasında yavrulama sayısı 3-6 yavru arasında değişir. Kulakları düştükleri zaman yanaklarına kadar düşmektedir. Daha fazla düşemez.

     Hollanda Lop Tavşanı Ne Yer
1)Hazır kuru gıdalar
2)Bol bol taze su
3)Az miktarda yeşillik (maydanoz, dereotu, marul vb.)
4)Kuru yonca
5)1,2 haftada bir küçük bir parça meyve verilebilir

 Bu tavşanlara bakabilmek için evinizde kışın bile sıcak olabilecek odalar olmalıdır. Öteki türlü tavşanınız hastalanabilir. Bu cins tavşanlar fazlasıyla ilgi isterler. Örneğin günde 2 defa tüylerini taramalısınız. Suyunu düzenli değiştirmelisiniz. Günde 3 defa salmalısınız ki günlük sporu tamamlansın. Arada dışarıya çıkarmalısınız.
                              Yazan:D.Y.

13 Aralık 2014 Cumartesi

TAVŞANLAR HAKKINDA

TAVŞANLARIN TÜYLERİ: Tavşanlar kusamadıkları için yuttukları tüyler büyük problem yaratabilir. Bunu önlemek için kısa ve normal uzunlukta tüyleri olan tavşanların en az haftada bir tüylerinin taranması, fırçalanması gerekir.

NOT: Tavşanlar yılın belli zamanlarında kürk değiştirir. Mevsim geçişlerinde kış kürkü / yaz kürkü değişim zamanlarında dökülen tüy sayısında artma görülür. 

YIKANMA: Hayır, aslında tavşanlar yıkanmaz. Üşütüp hastalanması riski olabilir. Fakat hafif nemli bir bez ile silinerek temizlenebilir ardından kurutmak şartı ile. 

TIRNAKLAR: Doğada tavşanların ayakları sürekli sert zemine bastığından ve yerleri kazdılarından tırnakları doğal olarak aşınmaktadır. Ancak evlerimizde bu durum tam tersi bir durum gösteriyor. Evde yaşayan tavşanlar kazma işlemini yapamadığından ötürü tırnakları doğal törpüleme işleminden maruz kalıyor ve tırnakları uzuyor. Bu nedenle evlerde yaşayan tavşanların tırnakları iki ayda bir veteriner tarafından kesilmelidir. Kesilmediği taktirde fazlasıyla uzayıp zamanla yanlış yere basma ve tırnak kırılmaları sonucu ortopedik problemler ortaya çıkabişir.

KENDİNİZE ALIŞTIRMAK İÇİN: Tavşanınızın size alışabilmesi için tavşanınızla mumkün olduğu kadar çok vakit geçirmelisiniz. Sizin ona baktuğımızı ve sizden ona zarar gelmeyeceğini fark edimce size alışmış olucaktır.

OYUNLAR: Tavşanlarınız sizi yalarlar ve en sevdikleri şeyde budur. Fakat siz bir kartona 2 delik açarsanız ve tavşanı yanına koyarsanız deliklerden girip çıkacağını görürsünüz.

TAVŞANLARLA ANLAŞMANIZ İÇİN: Tavşanlar mutlu ve üzgün olunca bunu belli ederler fakat bizler fark etmeyiz. İşte bir tavşanın mutluluk ifadeleri.
Yalanmak
Diş gıcırdatma
Hoplama
Hızlı kafa sallama
Sırtüstü uzanma
Arka ayaklarını uzatmış yere yatma
Severken kafayı yere yatırm

Bir tavşanın kızgın ifadeleri
Yere vurma
Homurdanma
Bağırma
Isırma
Arkasını dönmesi

YETİŞKİN BIR TAVŞAN İÇİN ÖĞÜN:
Sınırsız saman ve kuru ot
2 avuç kuru mama
2 avuç kuru ot
Yeşil yapraklar
Sebze
Yarım havuç
Bol su

NOT: Eğer tavşanınız yeni ise o size alışana kadar ona bağırmayın veya eğitmeye kalkışmayın.

NOT: Tavşanınıza yazın bile ıslatıp su sıkmayın. Hava çok bunaltıcıysa belki biraz.

NOT: Tavşanınızın aç olduğunu düşünüyorsanız kabınızın aldığı kadar yem koyun ve bütün gün bırakın. Hatta sınırsız kuru yonca koyun.

ÇİFTLEŞME ZAMANI GELDİĞİNDE: Tavşanların çiftleşme zamanı gelince ısırırlar kızarlar ve çiftleşme ihtiyacı duyarlar.


Yazan : D.Y.